Hürriyet

Bumerang - Yazarkafe

1 Eylül 2010 Çarşamba

TERLİKLERİN

birgün habersiz gelirsen
kapımın önünde ki
ayakkabılara aldanıp da
geri gitme,
kalabalık değildir evim.

ben koyuyorum
gözüme batmasın diye
yıllardır
çıkardığın yerde
öylece duran
terliklerin.

24 Ağustos 2010 Salı

KUMBARA HIRSIZI

harcına tepeleme acı koyulduğunda

tutanlardanım;
bir tutam mutlulukla renk alanlardan.


ne kadar ağlarsan
o kadar çürüyor kökün;
heran düşecekmiş gibi sarkıyorsun
kokmuş ve ince bir bağla
tutunduğun hayatından.


nedir büyüten insanı;
nedir bugün tekbaşına
düşmene izin vermeyen
birzamanlar
annenin kucağına alarak
indirdiği salıncaktan?


kendi kumbarasının
hırsızıdır insan;
zamanı,
onca yıl biriktirdiği
kendinden çalan.


çocukken rüyalarımda
rüzgara koşan
çok güçlü bir atdı babam.
günahını mı alıyorum acaba
hiç yoktu derken;
yoksa bana mı geliyordu,
ayağı kırıldı da
yol kenarında vurdular mı başından?

hiç bilmediğin bir şeyi
geçiremezsin aklından.
avutmaya yeter seni
kendine çıkardığın pay
mutlu bir masaldan.
atlar ölür,
hayatta kalır
annem gibi prensesler
pamuktan.

1 Mayıs 2010 Cumartesi

ANNEM İÇİN...

annem,
yol arkadaşım;

seni her düşündüğümde
ve yüzüne her baktığımda;
''Tanrı bana ne kadar cömert davranmış''
diyorum.

mutlu yıllar;
neresinde kaldığımı
unutmamam
ve soluklanmam için
bana hediye edilmiş
hayat ayraç'ım...


01.05.2010 -11:00

1 Mart 2010 Pazartesi

YARALARIMI GÖRECEKSİN DİYE UTANDIM VÜCUDUMDAN

sen yalnızlığıma bulduğum
en iyi kılıftın.
örtpas edemediğim acımın
yüzüme
en iyi yansıması.
erken teşhis de
kurtaramadı beni,
gittiği anda
vücudumu saran
o iltihaplı yaradan.
kendimi yaksam da
arınamam
sana
seninle sevişir gibi görünüp
tam tersine seni aldattığım
adamdan.
belkide
yaralarımı görmeni istemediğim için
sen bakarken utandım
vücudumdan.

9 Şubat 2010 Salı

YOLUN DÜŞERSE UĞRARSIN KENDİNE

sen
hiçbirşey yaşamamış gibi
hayatın o anlamsız boşluğuna
attın kendini.

artık seni
yolların götürdüğü bir yer
yok.
zarflara yazacak bir adresin,
acılarını hafifletecek
dost sarılmalar,
nefretini dindirecek
sevişmeler
yok.

kalbini yamalamak için
vakit yok.
bulsan da,
kanamaya başlarsın
daha ipi geçirmeden
iğneye.

şimdi artık
sadece
yolun düşerse
uğrarsın kendine.

6 Şubat 2010 Cumartesi













annenin kucağından
indiğin gün
hayata taşıdılar seni.

kendi dalından düştüğün gün
kendine...


yerden kesildiklerinde
aşka.

taşıyamadıklarında
yalnızlığa.

bak,
değmemiş yerleri temizler;
yalnızlığa,kendine,aşka...

ve hayata.

5 Şubat 2010 Cuma

BELKİ,KÜÇÜK BİR FARKIM...

geri dönmek istedim
kapıdan.

elimi tutsa incinecektim,
öpse
kırılacak.

saçlarımı taradı
yüzüme aşık adam.

biriydim işte
şehirde sevdiği kadınlardan.

belki
küçük bir farkım;
giderken dudağımda
şarabın rengi kaldı;
olmadım,
kadehinde dudak izini
bırakanlardan.

3 Şubat 2010 Çarşamba

İYİ GELİR YARAYA YAĞMUR

gün gelip
en büyük yaramı
yağmurda alacağımı
bilemezdi,
çocukken
yağmur yağdığında
ıslanıp hastalanmamam için
eve çağıran annem.


kısa ve sık adımlarla
sırılsıklam
dönüp gittiğin gün sen.

şimdi
kanayan yaralarım
temizlensin diye
sadece yağmur yağdığında
çıkıp
uzun yürüyüşler yapıyorum.

''yağmur suyu iyi gelir yaraya''
derdi dedem.

ben dışarıdayım demektir
evlerine kaçıştığında çocuklar.
yağmurun açtığı yaraları
yine yağmur kapar.

17 Ocak 2010 Pazar

BENCE SADECE SANIYORSUN

şimdi kurtuluyorsun yangınlarından.
geberik bir yalnızlıktan,
sokakta havlayan karanlıktan.
ki bence sadece
''sanıyorsun''.
bir bekçi düdüğü yaklaşıyor kulağına,
akşamdan kalma başını kaldırıyorsun masandan,
kalp ağrısıyla uyuyorsun
geç vakitlerde.
sokak kadınlarının seslerinden,
bin dudak izli esmer tenlerinden
ayrılıyorsun o vakit.
bir bekçi düdüğü sızıyor odana;
en az sokak kadar yalnız,
en az sokak lambası kadar fahişe
göz kırpıyor sana yinelenen sevdan.
ve büyüyorum diyorsun içinden;
ve soruyorsun kendine
''giden miydim, yoksa benmiydim kalan'' diye.
içinde bir şehir yanıyor,
alevleniyor saçların,
hayat ağrısı hücrelerine sızıyor
büyüdüm diyorsun;
ki bence sadece ''sanıyorsun''.

2007

GÜL REÇELİ

annem
yaptığı gül reçeline
yüzünün rengini katar.

bu yüzden
tarifi imkansızdır,
tutturamazlar.

2005

FISTIKLI HELVA

ne zaman
bir çocuk ölse
evdeki
helva kokusuna gelir
bütün çocuk ruhlar.

çünkü
onlar da bilir,
evden çıkmadan önce
annesinin kulağına
ne fısıldadığını o çocuğun;
''fıstığı bol olsun''.

14.04.2008

EN İYİ ÇİLİNGİR YALNIZLIK ASLINDA

sebebin ne olursa olsun,
ne olursa olsun bahanen,
içine düştüğün karanlıktan
kurtulmak için
bulduğunu sandığın
anahtar
uysa da,
açamaz bazen
kendi kilidini
döner durur yuvasında.

zorlama,
dışında kaldığın kapının
en iyi çilingiridir bazen
yalnızlık aslında.

29.11.2008

BEN DE BİLEMEZDİM,DEDEM DE,ANNEANNEM DE

nerden bilebilirdim
beşinci yaşımda
bayramda dedemin bana
hediye ettiği
içi şeker dolu mendile
onsekizimde
dedemin tabutu başında
gözlerimi sileceğimi?

dedem de bilemezdi;
anneannem öldüğünde
adı-soyadı yazılı kağıdı
anneannemin toplu iğne
kutusunda ki
iğnelerden biriyle
tabutuna iliştireceğini.

anneannem de bilemezdi,
o bez bebeği bana dikerken
yıllar sonra
yama zamanının
kalbimle denk geleceğini.

2008

GRAMAJ

çocukların ulaşamayacağı
yerlere saklamalı
sevdaları.
kaldı ki, beni bile
öldürmeye yetiyor
bir öpücük gramajı.


2002

NOT

küçük bir kağıda
adımı soyadımı yazıp
asacaklar
ayak baş parmağıma.

bıraktığım
son not olacak
hayata.


24.08.2008

COĞRAFYA

ayaklanıyor sıra dağlar,
şehirler yer değiştiriyor,
denizler taşıyor
vemaviye boyanıyor vadiler,
tozlu yırtık haritamda.

sen imkansız diyorsun,
halbuki herşey mümkündür;
yalnız ve ağlatılmış
bir kadın coğrafyasında.

03.12.2008

16 Ocak 2010 Cumartesi

HAYAT ETİKETİ

sen üşüme diye
yaktım kendimi.

artık
geriye almaz beni;

üstümden çıkardılar
hayat etiketini.