Hürriyet

Bumerang - Yazarkafe

30 Nisan 2008 Çarşamba

BEN YİNE DE SUYA ANLATTIM RÜYA SANDIĞIMI

ayak sesine kalkmışım
sana uyanmak isterken.

bir bakmışım kapı çarpmış.

sabah kapının önünde bir izmarit,
ki üstüne nasıl basılmış.

sigara sönmüş,
ucunda ağlamaklı bir
küfür yanmış.

yanağımın iki tarafında ki
çukurları giderken yanına almışsın,
yerine
yastığımda bir çukur bırakmışsın.

2004

EN ÇOK ANNEME BENZERİM BEN

en çok anneme benzerim ben.
annem ki;
yüzü koca bir çiçek bahçesi,
ama belki de
içinde bir gül eğrisi.

2003

SAATİ GELDİ

tüm saatler
ayrılığa kurulmuş
ben doğduğumda;
26 yıl sonrasına.

2008

29 Nisan 2008 Salı

ANNE BENİ SALLAR MISIN?

annem
ben
ve iki bardak çay.

alabildiğine deniz
saçlarımızı uçuran rüzgar
kareli masa örtüleri
ve
hemen yanımızda
bir çocuk bahçesi.

ve çocuğuna dönüyor;

''hayat'' diyor
ve başlıyor anlatmaya.

O'na göre anne-çocuk,
bana sorarsanız da
kadın kadına.

çocuğu
hayattan sıkılıyor,
gözü takılıyor salıncağa.

ve kadınına dönüyor;

anne,
beni sallar mısın?
ve düşsem yine
kucağına alıp kaldırır mısın
bu çok sıkıldığım
yerlerden?

çocuğun kadını sigarasını
yarıda söndürüyor,
gülümseyerek kalkıyor
ayağa.
çekiliyor deniz,
diniyor rüzgar,
salıncağın paslı,sessiz zincirleri
çığlık çığlığa.
ve kime sorsanız
çocuk çocuğa.

2008

28 Nisan 2008 Pazartesi

KAPAT ARTIK IŞIĞIMI

yanarak uyanıyorum geceleri.
yanarak.

içimde kalbi doğuştan delik
bir çocuk büyütüyorum,
onu yaşatmak için
kendimi yakarak.

kırılıyor aynalar
düşlerim kesiliyor
olmadık yerlerinden.
ancak durdurabiliyorum kanımı
seni değil,
iyi şeyler düşünerek.

seninle her ne kadar bölünse de,
kendimi toplamam
gerçeklerle çarpmam
ve senden çıkarmam için
uyumam gerek.

ne olur

kapat artık ışığımı
ve dışarıdan da kapımı.

2008

26 Nisan 2008 Cumartesi

BEN YENİLDİM SENİN HASTALIĞINA















ben yenildim
senin hastalığına,
seni kurtarmak isterken.

öylesine büyülüydü ki
bu kavgalı olduğun
hayatın içinde ki
hastalıklı
çaresizliğin,
güvensizliğin,
kimsesizliğin,
sevgisizliğin;
bu yüzdendi
kapıma bırakılan
yardıma muhtaç bir çocuk gibi
seni sahiplenişim.
bu yüzdendi,
hayatımdan
her gitmek istediğinde gönderip,
gelmek istediğinde
kapımı çalarken bile
çekinmemen için

giderken yanına
anahtar verişim.

ve döndüğünde
kendini kimsesiz hissetmenden
korktuğum içindi
senelerce kilidi değiştirmeyişim.

''ben kendime yeni bir hayat açtım''
dedin,
anahtarı kendin teslim ettin.

ben yenildim
senin hastalığına,
seni kurtarmak isterken.

2008

25 Nisan 2008 Cuma

İLKEL AŞK KALINTILARININ YONTMA SEVDASI

yaşanırlığı kalmamış
bir ömür bırakacağım
ardımda.
avuçlarımda
çok eski bir tarihten kalma
ilkel aşk kalıntılarıyla
öleceğim.

seni yazdıklarım kadar
anlatabiliyorum,
yarısı zaten burda.

yaşayıpta yazamadıklarım
yani diğer yarısı
bulunacak odamda,
eşyalarım toplanıp
odam boşaltıldığında.

ellerimin acıdan
kalem tutamadığı günlerde,
sensiz geçirdiğim hergünü
çeltik attığım duvarımda
okunacak kalan yarısı,
kalemsiz
deftersiz
günlerimin yontma sevdası.

2008

MEHTAP















hayatıma
ne zaman gece inse,
tam ortasına vuran
alabildiğine bir ışık hüzmesi.

ayrılıklarımın
acılarımın
yalnızlığımın
yegane tesellicisi,
acıyla sınanmış hayatımın
bana bıraktığı
eli boş ölme tesellisi.

hayatımda bir çocukluk,
üç beş gençlik yılı
hatırası,
beni sevgisiyle altında bırakan
yürek enkazı.

bir ışık hüzmesi,
Tanrı'nın bana
her nisanın ondokuzunda
doğumgünü hediyesi.

25.04.2008

KALMAYI BAŞARAMAYANLARDANIM

gidiyorum demiştin
hala burdasın.

sen kal
ben giderim demiştim
hala ordayım.

anlayacağın,
olmadı sevgili.
sen gittin,
ben kalmayı
bile başaramadım
gördüğün gibi.

hala aynı yerde
sisin üstünü birtürlü
terketmediği şehrimde
her soluğumda
seni çekiyorum içime
ağır ağır,
burnumdan geliyor
gidişinse.

2008

22 Nisan 2008 Salı

NİSAN

yana yakıla
bir nisan daha
bitiyor
beni yaşlandıra yaşlandıra.
ve her sene
doğumgünümden
bir gün önce
senin gittiğin
günü kutluyorum hala.

susarak,
çığlık çığlığa.

2008

DEĞİL

ömrüm değil,
kalbim yetse de
bir daha görebilsem seni.

iyi değilim.
bildiğin gibi değil.

2008

ANNEMİN ÇİÇEKLERİ ÖLMESİN DİYE

birgün benim de tabutum
sessizce gelip geçecek

annemin ektiği çiçeklerin
süslediği balkonumuzun
önünden.
ben yine de
gelip sulayacağım o çiçekleri
geceleri.
ve Tanrı'dan izin almaya çalışacağım
akşam üstleri biraz daha
bizim evin önünde bekletebilir mi diye
güneşi.

2008

14 Nisan 2008 Pazartesi

İKİ KİŞİ,İKİ ŞAHİT,BİR ÖLÜ

sende gidersin birgün,
dersin ki
''ne yaptın ki benim için?''
görmezden gelirsin
yakar yıkarsın bir kalemde
yeni sayfalar açmak için
yalarsın parmak uçlarını
yırtıp atarsın
unutursun

yalan olurum.

ölmem galiba
bak ölmedim de daha.
acıdan bayılana dek
alırım nefesimi
içimde seninle doldurarak
geri veririm
belki böyle böyle kurtulurum

ziyan olurum.

yaşanır elbet
deniz,güneş,gökyüzü
hayat
bitmedi daha
zamanım gelene kadar
elbet yaşarım

yolcu olurum.

gün gelir
bir resim görürüm,
iki kişi
ve iki şahit
birinin adını duymuştum,
diğeriyse gayet tanıdık

toprak olurum.

2008

KEŞKE

aynaya bakıyorum da,
değişmişim biraz galiba.
hüzün dolmuş
dudağımın iki kenarındaki
çukurlara.

pembe kaplı defterimin arasında değil de,
yaprakları sokaklarda
kuruturum ben.

denize karşı yürüsem biraz,
sevgilim hiç gitmese
uzak şehirlere,
anneme yine çiçekler toplasam kırlardan,
ve üstümde yine fistolu eteğim olsa
çiçekli basmadan...

düşüp düşüp yüreğimi değil de,
dizlerimi kanatsam...

2002

EL FALI

çok da umrumda değil
sokaktaki falcı kadının
söyledikleri.
çünkü biliyorum kendimi,
ne uzun ömür, ne de kısmet;
sadece,
yırtık bir sevda haritası
elimin çizgileri.

2001

İNCE FARK

aramızda tek bir fark var
eminim.
karşılaştığımızda
benim yüreğim yanıyor,
seninse sadece tenin.

2001

DELİL

kalbimi sevginden arındırdım.
yüzümden kazıdım
parmak ve dudak izlerini.
bir cinayetin delillerini
yok eder gibi.

2002

13 Nisan 2008 Pazar

HAL BÖYLEYKEN

aşka çalıyor gökyüzü;
sırılsıklam iki ten
buruşuk masmavi bir
deniz üstünde sevişirken.

hangi akla aykırı düşer
seni sevmek;
ben her bana bakışında
gözlerinde boğulup
ellerinin arasında ölürken,
hal böyleyken?

2008

10 Nisan 2008 Perşembe

Kapalı Kalpler Çarşısı


Yalnızsam yalnızım canım, benden başka kime ne bundan ? Evet ben konuşuyorum duvarlarla, aynaların karşısında sayıyorum yüzümde bırakıp gittiği çizgileri...

Güzel saçlarımı da kestim tutam tutam, üstüne basa basa gittiği kalbimi de sıkıştıran benim. Sigara içerken ellerim titriyorsa, ya da bir bardak suyu bile yarıda bırakacak kadar tıkanıyorsam kime ne?

Hep yanlış biliyorsunuz, yağmurdan sonra değil, ben ağladıkça bağlarım göğün beline o renkli kuşağı...Ben sustukça bekareti bozulur gökyüzünün, gece iner, renkler biter. Suskunluk da birşeydir evet ama; bu kadar da sessizlik içimi eziyor. Gidenin nefesi ensesinde, kalanın beş parmağı yakasında oluyor hayatın...

Bir yüzü astarlı, bir yüzü yamalı hayat; sen misin benim yüzümü böyle asan?

Sabah erkenden uyanmayı, bir çingenenin önünden geçerken anneme çiçek almayı, kısa mesafeleri yürüyerek gitmeyi unutturan? Beni hüzünden bir prens edasında ama bir rapunzel masalı kıvamında kurtaran? Gerçeğe çıkmaya çalıştıkça da gittikçe masallaştıran?

Kapalı Kalpler Çarşısı'nın önünde sevdalara yem atanlara neden hiç kızmıyorlar da sonra ağlayınca saçmalayan ben oluyorum? Neden önce buruşturulup fırlatılmış bir hasret mektubu, sonra ağızdan çıkan bir veda sözü ve sonrasında da ağızda tadı kalan bir hanımeli özü oluyorum?

Şimdi bir bir ışıklarını söndürüyorum kentimin, kapatıyorum kapılarını tüm açık denizlere.Yarama sarılıp susuyorum. Kış geldikçe sevdalarımı sarartıp döküyorum. Aşktan çıkarılmış, ayrılığa bölünmüş, toplama ve ucuz bir yalnızlığım ben.

Benim sevdamla bu şehrin boğazı tıkandı kaldı.

Ve ben bu şehirde sensizken bilsinler ki; gelmez biraraya İstanbul’un iki yakası...

2004

9 Nisan 2008 Çarşamba

ÖRGÜ

kaç çileden çıkar
bir hayat?
kaç tane ilmek atarsın
mutluluğu
tam üstüne göre örmek için?
kaç acı arttırır,
kaç fırsat azaltırsın?
ya ipin kalın gelir
ya da şişin,
bir de şekil vermeye uğraşırsın
haraşo,
bir ters,bir düz.
bir de arada kaçırdınmı
söküp söküp baştan
başlarsın.
ters düz olmuşsun
bir de bakarsın.

2003

UCUZ MUTLULUK

bizim için mutluluk,
bir kutu dondurma
ve iki kaşık;
ablam,ben
ve anneannem
annemin ineceği treni
beklerken.

annem uzaktan göründüğünde
trenin sesi kesilirdi
biz çığlık atarken.

anneanneme
en ucuzundan mutluluk;
bir anne ve iki çocuk.

2003

TERSİNE

doluya koysam alır
boşa koysam almaz.
bu aralar herşey tersine.

yağmurum üşütmüyor,
kar topluyor güneşimse.

2001

SEVDALIK KUŞ

bir dükkan köşesinde
satılık değil,
senin göğüs kafesinde
sevdalık bir kuş olsaydım,
kanatlarımı kendi ellerimle kırardım.

2001

KAR ÇİÇEĞİ

kar eridikçe
solar çiçekleri.
aldanma güneşe ne olur,
bekle beni.

2002

İP

yüzüme bakma
git.
ayrılan biz değiliz,
sadece
inceldiği yerden
kopan bir ip.

2002

PASLI MAKAS

birlikte öldürdük birbirimizi
suçlusun diyemem.
paslı makasın iki ucuyuz
nedeniyse nedensiz,
bir o kadar ucuz.

2002

8 Nisan 2008 Salı

BALLI SÜT

yine olsa da
başımı okşasa dedem
gözlerim kamaşırken
yüzüme vuran güneşten.
ben de ona ballı süt yapsam
geceleri uykuları kaçtığında,
kalbi teklerken.
ve içimden ağlasam
o içerken.

başka birşey istemezdim,
bir de el sallayabilseydim
O giderken...

sevgili dedem için/2002

ÇOCUKLUK AŞKI

ip atlarken
karşısında
saçlarımı savurduğum
bir sevdam vardı
kısa pantolonlu.

pantolon uzadı
ipler koptu.

2002

GELİN

sevgin hergün biraz daha
içimi acıtarak birikse de;
o imzayı atmaya hazır bir gelin var
tellü duvaklı yüreğimde.

2002

HARABE

iki çatal yol gibi ayrılmışız.

Mevsimler sonra;

İki virane,
İki yıkık dökük,

İki harabe ev gibi


Karşılıklı oturmuşuz

Sus pus...

Birbirimize yaslanmışız

Yüzümü kapamışım,
Dizlerime saklamışım


Yorulmuşuz

dermanımızın ütüsü kaçmış
Gözlerimiz buruş buruş.

Belli,
Ayrıyken de

Acımışız.

Ve anlamışız;

Yan yana iki dar sokak
Ayrıyken bir çıkmazmışız.

2004

SADIK YALNIZLIK

bir adam;
elinde sigara,
uçurumun başında.
yağmur değer sesine
gidene şarkısını söylerken.
ve bilir,
yalnızlığın daha sadık olduğunu
koyu tenine bırakılan öpücüklerden.

2004

YANILGI

pazarda
defolu diye
ucuza satıyorlar
kalbimi
bir ayağı kırık
tezgahlarda.

alıp evine götürse,
açsa içimi
bir bakar ki
birtanem dediği
aslında
bin parça.

2004

KURTLANIYOR KALBİM

çıplak ayaklarıyla
içime basa basa
canımı yakarak geliyor yaz.

ve bu zamanlarda
birkez ağladıktan sonra
kurtlanıyor kalbim,

mevsimi geçiyor sevdanın.

2004

YALANA YAKIN

Astarı yırtılmış yüzümün.
Ben bu kadar küskün bir bahar
görmedim.
elimde
inci bir kolye kırılıyor
boş kalıyor bağrım,
kendimi tamamlayamıyorum.
aynalarda yabancı bir kadın,
sanki gerçekten uzak
yalana daha bir yakın.

2005

7 Nisan 2008 Pazartesi

EMRE İTAATTİR ANLAMAK

Biliyorum,
Olduğun yerde kalıyorsun
Çünkü,
Hiçbir yerde yok
Gitmek istediğin
Yerin adresi;
ne bir
Ucuz şarap tadında,
ne eski bir aşk kanamasında
ne de
Çıplak bir kadın coğrafyasında.

Anlıyorum.

Sensin,
Belki inanırlar diye
aldanarak sakalına
Dağılmış
Saçına başına,
Büyüdüğüne
İnandırma
Savaşında,
herşeyi anlatma
çabasında
anlaşılamamazlık
ya da kırma
korkusunda,
çocuk,
aceleci.

çok güzel
konuşmak seninle.
Ne zaman
Aklım çıksa yerinden
Kime küsse kalbim,
Bitmiş bir aşkın
ya da
yetişemediğim bir
hayatın ağıtına
ne zaman ağlasam
sen ıslanıyorsun.

bazen,
yanımda
çok acıklı cümleler
getiriyorum sana
alıyorsun.

kızmıyorsun hammallığıma.

Anlıyorsun.

2008

İSTANBULLA

İstanbul’la oturduk karşılıklı.

ben içimde ki seni döktüm,

O, gözyaşlarını

pul pul...

Boğazın düğümlendi;

istersen bir bardak

Deniz iç İstanbul.


2004

BİYOGRAFİ

81’in başında bir hayat,81’in başında bir hayat

Önümde bir fotoğraf
86’da
Bir masada
3 kişi
Annem,ablam ve ben.
5 mumlu bir pasta,
Üflüyorum
Gülümseyerek.

99 un ortasında
Mehtap.
2001 de bir ölüm,
Ki bir vurgun.

26’tının içindeyim,
2007’nin temmuzunda
Bir aşk
doğum sancısında.

2007’nin sonundayım,
Hayatımın ortasında.

81-2007
Ağrıma giden şeyler olmadı değil.

Şimdi
Mumları 5’e katladım.
o masanın başında
Oturup içiyorum
Kanımda
6. duble

Fotoğrafta
Tek başıma.
Önümde bir fotoğraf
86’da
Bir masada
3 kişi
Annem,ablam ve ben.
5 mumlu bir pasta
Üflüyorum,
Gülümseyerek.
89'un ortasında
Mehtap.
2001 de bir ölüm,
Ki bir vurgun.
Vurgun ardından
Bir aşk ki,
7 sene sürgün
26’tının içindeyim,
2008 ’ in ve
Hayatımın ortasında.
81-2008
Ağrıma giden şeyler olmadı değil.

Şimdi
Mumları 5’e katladım.
o masanın başında
Oturup içiyorum
Kanımda
6. duble

Fotoğrafta,
Tek başıma.