Hürriyet

Bumerang - Yazarkafe

18 Ağustos 2008 Pazartesi

YÜZÜME BAKTIM,BENİ DİNLEDİM

üzülüyorsun,

tutam tutam dökülüyor
düşlerin,
amansız bir hastalığa
yakalanıyorsun.

dar geliyor heryer
sığamıyorsun.

nereye gitsen
içindekileri
kendinle birlikte
taşıyorsun.

ruhunu çekiştiriyor
birileri
teslim etmekle
etmemek arasında
kalıyorsun.

büyümek istedin,
büyüdün.
ablanın eskilerinden
kurtulmak,
annenin kucağından inmek istedin,
oldu.

şimdi
geri dönmek istiyorsun
bahçenin çitine takıp
yırttığın
çiçekli entarinin
içine.
şimdi gözün hala
ablanın elbiselerinde,
ve ömrünü verirsin
bir gece
sarılıp uyuyabilmek için
annene.

çok su geçti
üstünden.

kalp ağrıların,
kayıpların,
yitirdiklerin.

kendini bırakıp,
içindeki çocuğu büyütmendi
en büyük hatan,
kabul etmediğin.

annen saçlarını tararken
''acıtma'' diye bağırıyordun,
şimdi
tutam tutam dökülüyorsun,
tutam tutam;
canını çok yakanlar karşısında
susarken.

şimdi kendinle
yüzleşiyorsun,
çocukken başına
duvak yaptığın
perdelerin
asılı olduğu koca bir evde
yapayalnız boğulurken.

sıkılıyorsun,
ne için geç olduğunu bilmeden
''hiçbir şey için geç değildir''
diyenlerden.

05:00

17 Ağustos 2008 Pazar

RASTLAYACAKSIN;ALAMAYACAKSIN

yaşadıklarından çok
yaşamadıklarını hak eden
yalnız,
çiğnenti bir kadın
diye yazacaklar
hakkımda;

içine seni sakladığım,
senden arda kalanlarla
kapladığım kitabımın
arka kapağına.

rastlayacaksın;
seninle büyüdüğüm,
sensiz öldüğüm şehrin
bir ara sokağında
korsan bir
tezgahta.

alamayacaksın,
bunca yıl sonra
kendiyle bu kadar yüzleşmek
çok dokunur
adama.

BAŞIMDA

benimle birlikte
yanımda ağlayan
dostlarım oldu.

başını göğsüme saklayıp
kollarımda ağlayanlar,

kalbimi kırdıktan sonra
karşımda ağlayanlar,

gittiğimde
arkamdan ağlayanlar da.

hepsi birgün
toplanıp
bir arada ağlayacak
başımda.

ne yanımda,
ne kollarımda,
ne karşımda,
ne de arkamda...

başımda.

KABİR TAHTASI

bilemezdim,
gün gelip
o ağacın
tam da
adının baş harfini
kazıdığım yerinin

başımı örteceğini.

13 Ağustos 2008 Çarşamba

ANNEN VE ÇİÇEKLERİ

...A. için...

giderken
tokanı çekmecesinde bıraktığın
bir odanın kapılarını

şimdi kapıyor
annen
suratına.

kıskanarak
içten içe öc alır gibi

kimseye birşey söylemeden
susarak,sessizce
asıyorsun kendini;
annenin yazın gittiğinde
sulamaları için bile
kıyıp başkasına emanet edemediği
çiçeklerinden birinin
dalına.


mevsimlik bile olsa
çiçek olmak geçiyor
içinden,
isyan ediyorsun
ömürlük insanlığına.

sen boşver;
kendini asmak yerine
senden daha değersiz
bir çiçeğin dalına,
tutunmaya çalış
kendi toprağına.
kendi toprağı ki;
en sağlam köktür insana.