Hürriyet

Bumerang - Yazarkafe

7 Kasım 2008 Cuma

BÜYÜMEK


Böyle zamanlarımda hep, küçük bir kız çocuğu iken salıncakta ki halimi özlüyorum.Dedemin aldığı horoz şekerler kadar tatlı değil hayat.Tahterevallide hep yukarıda kalmak isterdim ama ben ablamdan daha kiloluydum.Saçlarım kısa idi.Pantolon giyinmekten nefret ederdim,hep erkek çocuğu zannediyorlar diye.Halbuki ben büyüyünce çok güzel bir kız olmak istiyordum.Beslenme çantamın rengi sırt çantam ile aynı değildi ama içinde ki ekmeğin tadı hep aynıydı;anneannemin hiç gitmeyen o kokusu gibi...

Hafta içi saat 20.00 trenlerini hep istasyonda beklerdim.Uzaktan trenin sesini duyduğumda içinde annemin olduğunu bilirdim.Annemi görünce koşarak sarılır o gün hangi oyunları oynadığımı anlatırdım.Uyuduğum oda sabahları soğuk olurdu.Yorganı yüzüme kapayıp hiç uyuyamadığım için sadece yüzüm çok üşürdü.Ama hep kalktığımda annemin işe giderken öptüğü yanağımı sıcak bulurdum.Misafirliğe giderken yarıda kalan çizgi filmlerimin devamını hiç izleyemezdim ama yolda anneme zorla anlattırırdım; hayal gücünün yettiği yere kadar.Dedemle hanımeli çiçeklerinin ballarını yerdik.O, dut ağacını sallarken üstüme düşen dutlar beni çok eğlendirirdi.Sabahları dedem sobayı yakarken sesine uyanırdım.

Ve Gül...Tek çocukluk arkadaşım,aynı bahçede yetiştiğimiz narin çiçeğim benim.Annesi aslında öz teyzesi idi.Öz annesi de çocuğu olmuyor diye kız kardeşine vermiş bebekken...Belki de bu yüzden bebeklerimi sadece O’nunla paylaşırdım.Anneannemim çamaşır ipleri ile ip atlarken hep bacaklarımız acırdı ama biz hep gülerdik.Evimizin arka bahçesinde dedemin ağaca yaptığı salıncak iki kişilikti.Gül, biz o mahalleden taşınırken arkamdan ağlayan tek kişiydi.

Artık salıncaklara sığmıyorum,dedemin aldığı horoz şekerler bu şehrin en köhne semtinin bakkalında bile bulunmuyor.Saçlarım uzun,etek çok nadir giyiniyorum,her genç kız kadar güzel bir kız oldum,beslenme çantam yok ama sırt çantalarımla ayakkabılarım şimdi uyumlu.Artık annem benim yolumu gözlüyor.Anneme sarılıyorum ama o gün hangi oyunları oynadığımı anlatamıyorum.Hala yorganı yüzüme kapayıp uyuyamıyorum ama yüzüm üşümüyor.Şimdi,annemle birlikte izlediğimiz ve annemin sonuna doğru uyuyakaldığı filmlerin sonunu ben anlatıyorum O’na.Hanımelinin balını en son dedem ile yemiştim.Dut yemeyeli ise belki de yıllar oluyor.Artık sabahları sobanın değil, saatin sesi ile uyanıyorum. Ve Gül...Uzun senelerdir görmedim.Ama artık O‘nun kendisi ile ilgili her şeyi bildiğini,O’nun da salıncaklara sığmadığını,bebeklerinin de aynı benim gibi şu anda sadece yatağını süslediğini biliyorum.

Şimdi ise ben,küçükken atladığım o ipin üstünde yürüyorum, evlenip giden arkadaşlarımın ardından ağlıyorum.

Artık; dedem yok,anneannem yok,Gül yok,salıncak yok,bahçemiz yok,arkadaşlıklarım aynı bahçede büyüdüğüm o çiçek gibi narin değil.Terk ediliyorum,acı çekiyorum,sevmek yerine aşık oluyorum,oyuncağım kırıldığında annemin kucağına alıp ‘’üzülme’’ demesi gibi geçmiyor.Şimdi anneme sarılıp susamıyorum,düşüp düşüp dizlerimi değil kalbimi kanatıyorum.

Bu yüzden, büyümekten hiç hoşlanmadım...

2005

2 yorum:

murat özkan dedi ki...

hüzün....

Febix dedi ki...

Patetes püresine fazla kaçırdığım karabirber gibi.yaktı genzimi